Yeni evlilere mektup yazmış, Ahmed Yüksel Özemre
Evlilik hakkında bir çok konuşmaya tanık olmuşuzdur. Yaz ayları da düğünlerle dolu bir mevsimdir. Yaz artık yavaş yavş çekilmiş olsa da düğün merasimlerinin henüz sonuna ulaşmış değiliz. Gerçi düğünler yalnızca yaza ait bir şey olmamakla birlikte evlilik konusu baharla birlikte hatırlanıp, güzün gündemimizden düşecek bir şey değil. Evlenmeye niyet eden, evlenmek üzere olan, evliliğe mesafeli duranlar ve evlilerimizin okuması gereken bir mektup. Ahmed Yüksel Özemre 2005 yılının Temmuz ayının dördüncü günü bu mektubu kaleme almış. Evliliğe niyet edilen, düğün öncesi ve düğünden sonra bir eve girdikten itibaren dikkat edilmesi gereken bir çok hususa da parmak basmış. Ç-alıntılıyoruz.
04.07.2005
Sevgili evlâdlarım,
Cenâb-ı Hakk, evlilik konusunda, Kur’ân-ı Kerîm’in Nûr sûresinin 32. âyetinde “Ve enkihul eyâmâ minküm ve-s sâlihiyne min ibâdiküm ve imâiküm; in yekûnû fukarâe yüğnihimullāhu min fadlıhi; vallāhu vâsiun aliym”, yâni “Sizden bekâr olanları ve kölelerinizden, câriyelerinizden sâlih olanları evlendirin. Eğer onlar yoksul iseler Allāh onlara kendi fazlından dolayı zenginlik verir. And olsun ki Allāh, zenginliği ölçüsüz geniş ve alîmdir” ilâhî emri ile evlenmeyi farz kılmıştır.
İsrafa sebeb olmasın
Âyet-i kerîme nikâhın bolluk ve bereketi de beraberinde getireceğini müjdelemektedir. Peygamberimiz (s.a.) Efendimiz ise bir hadîsde “Nikâhın hayırlısı kolay olup bitenidir” demektedir. Buna binâen nikâhın en kolay, gücenmelere yol açmayacak, isrâfa sebeb olmayacak biçimde gerçekleştirilmesine özen gösterilmelidir.
Bakara sûresinin 187. âyetinde: “…Hünne libâsün leküm ve entüm libâsün lehünne..”, yâni “… Kadınlarınız sizin için bir elbîse ve sizler de onlar için bir elbîsesiniz..” denilmekle eşlerin biribirlerini bir elbîse gibi örtüp setretmesine işâret edilmektedir. Bu, eşlerin, aynı zamanda Cenâb-ı Hakk’ın es-Settâr (yâni örtücü, setredici anlamındaki) ism-i şerîfinin de tecellîgâhı olduklarına ve bundan ötürü de iyi günde, kötü günde biribirlerinin hatâ ve kusurlarını örtücü, başkalarına sızdırmayıcı bir şekilde davranmaları gerektiğine de dikkati çekmektedir. Ayrıca Hazret-i Peygamber (s.a.), “Kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıdırlar” diye buyurmaktadır. Bu bakımdan erkek karısının kadrini ve kıymetini iyi idrâk etmek ve onun hâlet-i rûhiyesindeki değişimlere sabır ve tahammül etmek mecbûriyetindedir. Zirâ zevcesiz erkek, eksik erkek demektir.
Saliha kadın dinin yarısını imar eder
Gene Bakara sûresinin 228. âyetinde “Ve lehünne mislülleziy aleyhinne bi’l-mâ’rûf; ve li’r-ricâli aleyhinne derecetün”, yâni “Erkeklerin kadınları üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde örfe uyan benzer hakları vardır. Ancak erkeklerin kadınlar üstünde bir derece üstünlüğü vardır” denilmekte ve erkeğe evlilikte bir rüchâniyet tanınmakla birlikte kadının da erkeğin sâhip olduğu haklardan pek çoğuna sâhip olduğu vurgulanmaktadır. Bir hadîsde ise, “Cenâb-ı Hakk kime sâliha bir kadın nasîb etmiş ise ona dîninin yarısının îmârına yardım etmiş demektedir. Kendisi de geri kalan yarısını ma’mûr etmek için gayret etsin ve Allāh’ın emirlerine uysun!” denilmektedir.
Kezâ Nisâ sûresinin 34, âyeti de, “Erricâlü kavvâmûne alennisâi bimâ faddalallāhu ba’daküm alâ ba’dın ve bimâ enfeku min emvâlihim; fassâlihâti kānitâtün hafizâtün li-l gaybı bimâ hafizallāh”, yâni ” Allāh’ın bir kısmını diğerlerinden üstün kılması ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve hâkim durumundadırlar. Onun içindir ki sâliha kadınlar itaatkârdırlar. Allāh’ın kendilerini koruduğu cihetle onlar da gizli olanı korurlar” buyurmaktadır.
Yanlarında sükûn bulasınız diye
Cenâb-ı Hakk, ayrıca Rûm sûresinin 21. âyetinde de, “Ve min âyâtihî en halâka leküm min enfüsiküm ezvâcen liteskünû ileyhâ ve ceale beyneküm meveddeten ve rahme; inne fî zâlike leâyâtin li kavmin yetefekkerûn”, yâni “(Allāh’ın) yanlarında sükûn bulasınız diye nefislerinizden sizlere eşler halketmiş olması ve aranızda sevgi ve merhameti hâsıl etmesi O’nun işâretlerindendir. Doğrusu bunda tefekkür etmesini bilen bir topluluk için nice ibretler vardır” diye buyurmakla eşlerin biribirlerine sevgi ve merhamet duygularıyla bağlı olduklarını beyân etmektedir.
Cenâb-ı Peygamber (s.a.) Efendimiz bir diğer hadîsinde, “Erkek yalnız karısına, karısı da kocasına bakarsa Allāh her ikisine de rahmetle bakar. Erkek karısının elini tuttu muydu ikisinin de günahları ellerinin parmak uçlarından dökülür gider” buyurmaktadır. Gerçekten de sevgi ilâhî bir lûtuftur. Hazret-i Muhammed (s.a.) bu konuyu şu hadîsleriyle tahkîm etmektedir:
“Hayırlınız ehline-ayâline hayırlı olanınızdır ve ben de ehlime-ayâlime hayırlıyım. Kadınları ancak kerem sâhibi olan büyük kişi ulu tutar, ağırlar. Ve onları ancak alçak olan horlar, aşağılar.”,
“Ne mutlu Allāh için birbirini sevenlere!”
“Allāh’a inanmakdan sonra işlerin en üstünü insanlara muhabbet etmektir…”
“Allāh Teâlâ dedi ki: Benim için birbirini sevenler sevgimi hakettiler. Benim için buluşanlar sevgimi hakkettiler. Benim için birbirine öğüt verenler sevgimi hakkettiler. Benim için biribirlerini dolaşanlar sevgimi hakkettiler. Birbirlerini sevenler nûrdan mimberlerdir. Onların yerlerine peygamberler, muhakkikler ve şehitler gıbta eder.”
Böyle bir sevgiyle biribirlerine bağlı olan eşlerin evliliğinde haklar dâimâ korunur. Zâten Hazret-i Peygamber (s.a.) Efendimiz, “Ben size hangi hak olursa olsun ona tecâvüz etmenizi yasaklarım ama iki zayıf kişinin hakkını daha çok yasaklarım. Bunlardan birisi yetim hakkı, diğeri ise kadın hakkıdır. Bu her iki hak da hörmet açısından bütün hakların üstünde yer alır” demektedir.
En çok gazablandıran helal
Bu sevgi ve karşılıklı hakkı koruma azmi ailenin hem bütünlüğünün garantisidir ve hem de boşanmalara engel olur. Çünkü, “Şer’î, aklî ve zarûrî bir sebeb olmadıkça bir kadın kocasından boşanmayı isterse cennet kokusu ona harâm olur”; ve aynı zamanda da, “Cenâb-ı Hakk’ın en ziyâde gazab ettiği helâl boşanmaktır” ve kezâ “Evlenin! Boşanmayın! Çünkü boşanmakdan arş titrer”.
Şu hâlde, her ne bahâsına olursa olsun, boşanmanın önüne geçilmesi gerekir. Allāh muhâfaza etsin! Zuhur eden ve çözemedikleri bir anlaşmazlıkda, karı-koca, Kur’ân-ı Kerîm’in Nisâ sûresinin 35. âyetindeki, “Ve in hıftüm şikāka beynihimâ fâ ba’su hakemen min ehlihî ve hakemen min ehlihâ; in yüriydâ ıslāhen yüveffikıllāhu beynehümâ; innallāhe kâne aliymen habiyrâ”, yâni “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endîşe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ile kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar karı-kocanın arasını ıslāh etmeyi isterlerse, Allāh aralarının bulunmasına yardım eder. Muhakkak ki Allāh her şeyi bilen, her şeyden haberi olandır” îkāzına muhakkak uymalıdırlar.
Kadının kocasına hizmeti sadakadır
“Cibrîl Aleyhisselâm bana kadına ve zevceye güzel muamele edilmesi husûsunda o kadar tavsiyede bulundu ki kadının apâşikâr bir kötülüğü olmadıkça boşanması câiz olmayacak zannettim” diyen Peygamber (s.a.) Efendimiz, sâlih kadınların mertebesi hakkında da, “Kocası kendisinden hoşnud olduğu hâlde vefât eden kadın cennete girer” müjdesini vermektedir. Zîrâ Allāh indinde, “Kadının kocasına her hizmeti sadakadır.” Ve bilindiği gibi sadaka vermek de ibâdettendir.
İslâm’da “ümmetin hayırlı olanları evlâd ve ıyâline kat’iyyen tekebbür ve zulüm etmeyeni, dâimâ ihsânda bulunanıdır. “Evlilikde” eşlerin dâimâ biribirlerine karşı hakkı ve sabrı tavsiye etmeleri ve sabır göstermeleri gerekir. “İnnallāhe meassâbiriyn” (Enfâl 46) yâni “Muhakkak ki Allāh sabredenlerle beraberdir”, ve kezâ “Vallāhu yuhibbu-s sâbiriyn” (Âl-i İmrân, 146) yâni “And olsun ki Allāh sabredenleri sever”; Cenâb-ı Peygamber’e göre de: “Sabrederek bir işin sonunu beklemek ibâdettir”.
Eşler birbirlerinin örtüsüdürler
Sevgili evlâdlarım, zikredilen Kur’ân-ı Kerîm âyetleri ile hadîslerin ışığı altında nikâhın fazîleti berrâk bir biçimde anlaşılmaktadır:
– Nikâh dinin yarısıdır,
– Eşler biribirlerine, kimsenin nüfûz etmeğe hakkı olmadığı birer örtü gibidirler,
– Eşler biribirlerinin eksik yanlarını tamamlarlar,
– Eşlerin biribirlerine sevgisi, hizmeti ve rikkati Cenâb-ı Hakk’ın indinde ibâdet mesâbesindedir,
– Allāh’ın en hoşlanmadığı helâl boşanmaktır,
– Eşler aralarında çözemedikleri meseleleri kendi ailelerinden birer hakem seçmek sûretiyle onların arabuluculuğuna havâle etmelidirler.
Ben size: evliliğinizde biribirinize olan sevginizi ve bu sevginin size telkîn edeceği her iyi hareketi Allāh’ın rızâsını elde etmek gâyesiyle arttırıp korumanızı; birbirinize gene Allāh rızâsı için hörmet etmenizi; her ailede zuhur edebilecek olan ufak tefek sinirlilikleri büyütmeden, sürüncemede bırakmadan muhabbetinizle söndürüp gizlemenizi; ahvâlinizden ve biribirinize karşı muamlelerinizden kendi yakınlarınıza dahi şikâyetçi olmamanızı; zuhur edebilecek olan çilelerinize başkalarını bulaştırmadan bunlara sabırla ve vekarla katlanmanızı; ve her hâlinize hamd ve şükürden geri kalmamanızı tavsiye ediyorum.
İzdivacı bir ibadet gibi yürütmek
Evliliğin kudsiyyetini ve bu evliliği Cenâb-ı Hakk’a müteveccih bir ibâdet gibi yürütmek sûretiyle korumanız gerektiğinin idrâkini dâimâ zinde tutunuz! Cenâb-ı Hakk’ın ve O’nun sevgili Peygamberinin emirlerini yerine getirmenizden dolayı evliliğinizin mes’ud, zevâlsiz ve muammer olmasını; hayırlı evlâdlara ve torunlara sâhip olmanızı; umûrunuzun hayırlara tebdîl olunmasını; yuvanızda sıhhat, saadet, bereket, feyiz, sükûnet, sabır ve vekarla isrâfdan uzak Müslümanca bir hayat sürmenizi; evinizden hayırlı dostların ve misâfirlerin eksik olmamasını; Cenâb-ı Hakk’ın sizleri ve yuvanızı kem gözlerden, kem sözlerden, kem fiillerden hıfzetmesini, biribirinize dâimâ hakkı ve sabrı tavsiye etmenizi, muhabbet ve şefkatle ve de anlayışla muâmele etmenizi ve iz’an, fehâmet, idrâk ve temyizle mücehhez olmanızı niyâz ediyorum.
Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre, http://ozemre.com/yeni-evlilere-nas%C3%AEhatler
Ahmed Sadreddin alıntıladı