İlyas’ın yoldaşı, Nuh’un işçisi, İbrahim’in sırdaşıdır Hızır
Sanat nedir? Batı sanatı ile İslam sanatı arasındaki fark nedir? Sanatın gerçeklikle ilişkisine dair neler söylenebilir? Görsel sanatları diğerlerinden ayıran nedir? Sanat ile estetik arasındaki ilişki nasıl açıklanır? Batı’dan devşirilen modern sanat anlayışı bizim kimliğimizle ne derece uyum sağlar? Sağlar mı? Müslüman dünya sanata Batılılar gibi bakabilir mi? Öte yandan sanatın taklitçilik ve ticari meta haline gelmesi ve yozlaşmasına ne demeli?
Bu sorular, Ömer Lekesiz’in “Sanat Bizim Neyimize” kitabının odaklandığı konular. 2013 yılında ilk baskısını yapan kitap uzun bir aradan sonra bu yıl Şule Yayınları etiketiyle tekrar yayımlandı. Kitapta sanata, fikriyata, kültür hayatına hatta edebiyata dair kuşatıcı ve uyandırıcı yazılar mevcut. Ancak biz dikkatinizi kitaplardaki bölümlerden birine çekmek isteriz: “Hızırla Kırk Saat” şiirinde kültürel imgelerin ihyası ve imhası.
Ömer Lekesiz’e göre Sezai Karakoç’un “Hızırla Kırk Saat” şiirinde “Hızır” imgesi zengin bir çağrışım gücüne sahiptir. Onu birkaç kelimeyle açıklamak imkansızdır, zira bu imge çok katmanlıdır ve perde perde açılır. Karakoç’un bu şiirinde İslam medeniyetindeki “Hızır” algısına atıf yapıldığı ve bunun etrafında bir örüntü oluşturduğu düşünülür. Ancak bu yargı Ömer Lekesiz’e göre eksiktir, çünkü şiirde “Hızır” imgesi sadece İslam medeniyetinin anlam küresiyle sınırlı değildir.