Kültür - Sanat

Haçlı seferlerine dair mühim bir eser

Haçlı Seferleri, XI. ve XII. yüzyılın en önemli olayların biridir. Gerek İslam dünyasında bıraktığı siyasi ve ekonomik tahribat gerekse Batı’nın İslam dünyasını fikren tanıması açısından…

Haçlı seferleriyle ilgili çok kitap yazıldı, çok şeyler söylendi. Lakin bunu bilgiye boğmadan, okuru sıkmadan anlatan nadir kitaplar çıktı piyasaya. Haçlı seferlerini anlatan değerli bir kitap var elimizde. Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın yazdığı ve Beyan Yayınları arasından çıkan kitap Haçlı Seferleri başlığını taşıyor. İhsan hoca bir eleştiriyle başlıyor kitabına: “Üzülerek belirtelim ki, bu konuda Batılılar bize nazaran daha çok gayret sarf etmişler ve değerli çalışmalar ortaya koymuşlar.” (S.11)

Haçlı seferleri düzenlenmeden önce Batıda okuma yazma oranı %2. civarında. Bunu da kral ve kilise mensupları oluşturuyor. Sosyal sınıf farkları çok belirgin. Halk halinden memnun değil. İslam dünyası ise birlikte yoksun. Siyasal gücü kalmamış bir halife, Şii Fatımilerle ve Türk beylikleriyle mücadele söz konusu… Ki sonraki süreçte Şii Fatımiler, İslam dünyasının lideri olma hayallerinde Haçlılara destek olacaklar. İslam dünyasının bu kargaşa içinde bulunması Haçlıları cesaretlendiriyor.

Haçlılar şiddette herhangi bir sınır tanımamışlardı

İhsan hocanın belirttiği üzere, ilk Haçlı seferleri Endülüs’ün üzerine düzenleniyor ve başarılı oluyor. Bu durumun getirdiği özgüvenin ardından Papa II. Urban, Hristiyanlığı “militarize” ederek Avrupa’yı dolaşmaya başlıyor. Peki Papa, insanları nasıl ikna etmeye çalışıyordu? “Müslümanların kiliseleri yıktıklarını, Hristiyanları koyunlar gibi boğazladıklarını söyleyerek, saf, okuma yazma bilmeyen Hristiyanları yanlış bilgilendirerek, savaşa teşvik ediyordu.” (S.31) Savaşa katılacak Haçlı askerlerine yağma, gasp ve cinayet serbest bırakılıyordu.

Papa Urban, Haçlı seferleri öncesi sadece kiliseleri değil Avrupa’nın derebeylerini ve kontlarını dolaşıp onları ikna ederek büyük maddi ve askeri yardım toplamıştır. Bu durumdan Bizans oldukça endişelidir. Çünkü Bizans, küçük bir yardım grubunun gelerek Selçuklulara bir darbe vurup onların geri çekilmesini istiyor. Fakat sefere çoktan başlamış olan Haçlılar, kendi dindaşlarını bile öldürerek Anadolu’ya doğru ilerliyorlardı. Yaklaşık yüz bin kişilik büyük bir orduyla hareket eden Haçlılar, para istedikleri Yahudilerin olumsuz cevabı üzerine onları kılıçtan geçirip yollarına devam ettiler.

İlk Haçlı seferinde İstanbul’a uğrayan Haçlılar burayı da yağmalıyorlar: “Bizans kralı Aleksi, gelenlerin komutanlarını bir kilisede toplayarak, hediyelerle onları takdis edip kısmen belalarından kurtulmuş oldu.” (S.42) İlk Haçlı seferinde Batılılar başarılı oldu, Selçuklu ordusu Konya’ya çekilmek zorunda kaldı, Haçlılar bu dönemdeki İznik kuşatmasında “Müslümanların moralini bozmak ve onları teslim olmaya zorlamak için çeşitli vasıtalarla, şehit edilmiş olan Müslümanların kafalarını kesip, surlardan içeri atıyorlardı.” (S.49) İznik’ten sonra Urfa’ya geçen Haçlılar, buradaki Ermenilerin de desteğiyle şehri ele geçiriyorlar. Buradan da Antakya’ya geçen Haçlılar ‘yoldan çıkmış’ olduklarını gösteren davranışlara imza atıyorlar. İhsan Hoca’nın, Michaud’un “Histoire des Croisades’ten aktardığı metni paylaşmak istiyorum: “Esir çocuklar ise, kebap yapılacak şekilde, şişlere geçirildi ve ateşte kızartıldı. Bundan sonra da, bulacakları bütün Türkleri bu şekilde yemelerini emretti. Bohemond’un hizmetçileri kendilerine verilen emri aksatmadan yerine getirdiler.” (S. 64)

Görüldüğü üzere, Haçlılar şiddette herhangi bir sınır tanımamışlardır. Ne yazık ki, bu vahşetleri sonraki süreçte de devam ediyor.

Kudüs’ün Haçlılardan geri alınması

Antakya’nın Haçlıların eline geçmesinin ardından burası Bizans ile Haçlılar arasında paylaştırılıyor. Haçlılar bu başarının ardından esas amaçları olan Kudüs’e doğru ilerliyorlar. İşte bu dönemde İslam dünyasının ne kadar bölünmüş olduğunu görüyoruz: Sünni Selçuklular, Sünni Araplar ve Şii Fatımiler. İslam dünyasının iç kavgalarından faydalanan Haçlılar yaklaşık yetmiş bin Müslümanı katledip Kudüs’ü alıyor. Kudüs’te kendi krallıklarını kuran Haçlılar, “12 Temmuz 1109’da Trablusşam’ı aldıktan sonra, oranın en büyük kütüphanesi olan Daru’l-İlm’in yüz bin ciltten fazla olan ilmi kitaplarını toplayıp yaktılar.” (S.94)

Fakat önce Zengi’nin Urfa’yı, ardından Selahattin Eyyübi’nin Hıttin Savaşı ile Kudüs’ü geri alması, Müslümanları birleştirme çabasına Haçlıların zafer sarhoşluğu eklenince Haçlılar bir süre sonra geri dönmeye başlıyor. Bu coğrafyadaki Hristiyan Ortodokslar, Haçlıların davranışlarından o kadar usanmışlar ki Selahattin Eyyübi’ye destek olmuşlar ve Kudüs’ün Müslümanlar tarafından geri alınmasını beklemişler.

Dördüncü Haçlı seferinde ise Haçlılar İstanbul’a gelmiş ve burayı yeniden yağmalamış ve elli üç sene süren bir Katolik devleti kurmuşlardır.

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın Haçlı Seferleri adlı kitabı, tüm Haçlı Seferlerini akademik bir üsluba boğmadan anlatan önemli bir kitap… İhsan Hoca, Batılı kaynaklardan da yararlanarak kitabı tek taraflı bakış açısından kurtarmış. Haçlı Seferlerini merak eden okurlar için gönül rahatlığıyla salık verilecek bir kitap…

İhsan Süreyya Sırma, Haçlı Seferleri, Beyan Yayınları

Sedat Palut

Source link

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu