Asaf ve Gülsen Ataseven'in hayatlara dokunan hikayeleri kitaplaştırıldı

Gaziantepli bir ailenin kızı olan Dr. Gülsen Ataseven, Türkiye’nin Askerî Tıbbiye’ye kabul edilen ilk kadın öğrencisi olarak tıp tarihine geçti. Konya’da doğup büyüyen Prof. Dr. Asaf Ataseven ise İstanbul Tıp Fakültesi’ni üstün başarıyla tamamladıktan sonra tıbbı, dini ilimlerle harmanlayan bir hekim olarak öne çıktı. Bu iki farklı yaşam yolu, tıp fakültesinde kesişti. Evlilikleri, bilimsel mükemmeliyet ile inanç değerlerini bir araya getiren ortak bir yaşam mücadelesine dönüştü.
BİLİM VE İNANÇ ARASINDAKİ MÜCADELE
Prof. Dr. Asaf Ataseven, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki başasistanlık görevinden 1964 yılında namaz kıldığı gerekçesiyle çıkarıldı. Bu durumu şu sözlerle aktardı:
“Bir rekat namaza, bin doçentliği feda ederim.”
Altı yıl süren hukuk mücadelesi sonucu Danıştay kararıyla göreve dönen Ataseven, bilim ve inancı aynı potada eriten eserler kaleme aldı. “Kalbin Manevi Hastalıkları” bu eserlerin başında yer aldı.
BAŞÖRTÜLÜ BİRİNCİLİĞE VERİLMEYEN KONUŞMA
Dr. Gülsen Ataseven, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1963’te birincilikle bitirdi. Ancak başörtülü olduğu için mezuniyet konuşması yapmasına izin verilmedi. “Tıp Fakültesi birincisi olarak Prof. Dr. İhsan Aksel ödülünü almaya hak kazanmıştım” diyen Ataseven, yaşadığı ayrımcılığı şu sözlerle anlattı:
“Başörtülü olarak bu ödülün verildiği ilk doktordum ama herkes ikinci olan modern kıyafetli arkadaşıma yönelmişti.”
HEKİMLİKTEN VAKIFÇILIĞA UZANAN BİR ORTAK YOL
Evlenmelerinin ardından mesleki kariyerlerini aynı eksende birleştiren çift, çeşitli sosyal projeler ve vakıf çalışmalarıyla Türkiye genelinde kalıcı izler bıraktı. Prof. Dr. Asaf Ataseven, Vakıf Gureba Hastanesi’nin başhekimliğini yürüttüğü dönemde, hastaneyi “fakir ve zengini aynı odada tedavi eden” anlayışla yeniden yapılandırdı.
Hastane için 36 tır dolusu tıbbi malzemenin Almanya’daki Türk işçiler tarafından gönderildiğini hatırlatan Ataseven, “Bu insanlar gece sırtlarında taşıdılar, sabah işe uykusuz gittiler” sözleriyle yaşanan fedakârlığı anlattı.
ŞÜKÜR APARTMANI’NDAN DOĞAN GÖNÜLLÜLÜK HAREKETİ
Dr. Gülsen Ataseven, gönüllülük faaliyetlerine İstanbul Fatih’teki Şükür Apartmanı’nda başladı. Kendisini tanıyanlar tarafından “doktor abla” olarak bilinen Ataseven, kadınların toplumsal sorunlarda aktif rol alması amacıyla Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı’nı (HEKVA) kurdu. 2009’da TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldü.
BİR AİLE, BİR MİSYON, BİR MİRAS
Çiftin evliliği, iki çocuk ve beş torunla taçlandı. Prof. Dr. Asaf Ataseven, “Bir hastaya vardın ise, bir yudum su verdin ise” diyerek işine duyduğu sadakati vurguladı. Vefatının ardından adı, Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi’ne verildi. Eşi Dr. Gülsen Ataseven, hâlen gönüllülük çalışmalarını sürdürüyor. Kızları Betül Ataseven, iş dünyasından Murat Ülker ile evli.
KİTAPLARLA TAÇLANAN BİR ÖMÜR
Gazeteci Ayşe Pehlivan tarafından kaleme alınan biyografiler, “Ömrünü Gariplere Adayan İnanmış Bir Hizmet İnsanı Prof. Dr. Asaf Ataseven” ve “Gönüllülük Dünyasının Doktoru Gülsen Ataseven” başlıklarıyla iki cilt olarak yayımlandı. Kitaplar, sadece iki hekimin değil, aynı zamanda Türkiye’de inançlı bilim insanlarının karşılaştığı engellerle dolu bir dönemin tanıklığını içeriyor.